www.AltınçayırKöyü.com

AĞRI'NIN TARiHi

AĞRILIYIZ AĞRI MERKEZ ALTINÇAYIR KÖYÜ

 

                        AĞRI'NIN TARiHi 

                        
   Ağn'nın tarihi, Nuh Tufanı ile başlar. Tufanı anlatan hikâye ve efsanelere göre insan nesli, dağa oturan gemiden inerek, Ağrı'dan dünyaya yayılmıştır.
  Coğrafi konumu ve Asya-Âvrupa karayolunun buradan geçmesi, tarihini yüzyıllar öncesine götürür. Ağrı'nın tarihi, bir parçası olduğu Anadolu'num tarihi kadar eskidir. Orta Asya'dan ve İran'dan gelen kalabalık kitlelerin batıya (Anadolu) geçmesini kolaylaştıran yollardan en önemlisi bu-radadır ve her devirde tarihî - stratejik bir konuma sahip olmuştur. Aynı zamanda Doğu Anadolu'ya gelen göç ve akınların ilk durağıdır. Küçük Asya'yı ele geçirmek isteyenler, Asya kavimleri, Kafkas sıradağlarından inemedikleri için hep Iran üzerinden gelmişler ve Anadolu'nun ilk giriş kapısı (Ağrı) onlara geçiş yolu olmuştur. Bundan Ötürü Ağrı devamlı bir kültür ve medeniyet merkezi olamamıştır. Geçit ve sınırda bulunması sebebiyle bölgede yaşayan halk, sık sık değişmiş, baskınlar, savaşlar, maddî kültürle yerleşim yerlerini tahrip etmiştir.
   Ağrı ve çevresine yerleşen en eski topluluk, Hititler'in bölgede güçlerini kaybetmesiyle ortaya çıkan Hurriler'dir. Ağrı, M.Ö. 1340-1200'de Hurri krallığının kuzey doğu ucunda yer almıştır.
   Hurriler'den sonra bölgeye egemen olan Urartular (M. Ö. 1200-GOO) yaklaşık 500 yıl Ağrı topraklarında yaşadılar. Urartular; Patnos, Aladağ, Tutak, Eleşkirt (Toprakkale) ve Doğubayazıt'ta önemli yerleşim yerleri kurdular, kaleler, saraylar, tapınaklar, su yollan yaptılar. Adı geçen bölgelerdeki Urartu kalıntılarının bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir.
   Urartular önemli saray ve tapınaklarını Patnos'ta kurdular. Şehrin batısındaki Anzavur tepe ve doğusundaki Girik tepe önemli höyüklerdir.Girik tepede kale, kutsal Haldi kapıları ve tapınaklar vardır. Her iki tepede Ankara Üniversitesince 1961-63 arasında kazılar yapılmıştır.Urartu devleti yıkıldıktan sonra Girik tepe önemini kaybetti ve Urartular'dan beri bölgeye yerleşenler bu kentte oturmadılar. Cumhuriyet döneminde bitişiğine Patnos kuruldu.
   Doğu Karadeniz üzerinden Anadolu'ya akın eden Kimmerler, M.Ö. 712 yıllarında Ağrı'ya gelerek bir süre egemenlik kurdular.
   Medler (M.Ö. 708 -555) Asur devletini yıkınca, Anadolu'nun doğusunu yani Ağrı ve çevresini topraklarına katıp iki-yüzyıl bölgeye egemen oldular.
Büyük İskender, Pers kralı III. Darius'u (M.Ö. 331) yenerek Anadolu'yu ve İran'ı kendi topraklarına kattı.
    Büyük İskender'in ölümü üzerine, Ermeniler, krallıklar kurarak bölgenin eski halkını Ağrı dağının doğusuna sürdüler ve bunlara egemen olmak istediler. Geride kalan ve dağınık bir biçimde yaşayan topluluklara da egemenliklerini onaylattılar. M.Ö. 305'ten sonra Ağrı, Selökid İmparatorluğu'nun bir parçası oldu.
   Sakalar, M.Ö. 680 yıllarında Doğu Anadolu'ya atlı-göçebe olarak gelip yerleşen ilk Türkler'dir. Bunlar kısa zamanda Doğubayazıt'a ve Murat boylarına yerleştiler. Bugünkü Kurmanç (Kürtleri) ve tarihî olaylardan az etkilenen Saka kabileleri, işte bu Saka Türkleri'nin torunlarıdır.
   Sakalar'ın (M. Ö. 7 Temmuz 626) bir hile sonucunda İranlılara yenilmesiyle İran yaylasında, Aras boylarında ve Doğu Anadolu'nun uç kısımlarında tutunabildikleri yerlerde kaldılar. Karduk /Karluk dilinin ve kültürünün etkisinde, dağlı kabilelerin bir kolunu meydana getirdiler. Milli var-lıklarını koruyabildiklerinden, Arsaklılar (Eski Oğuzlar'ın batı kolu) ile birlikte hareket ederek M. Ö. 150 yılında Küçük Arsaklı devletinin kurulmasına yardımcı oldular. Bu yıllarda, yapılan savaşlar ve Küçük Arsaklı devletinin tarihî destanları "Dede Korkut Oğuznâmeleri" ile sonradan dile getirilmiştir. Destanlardan anlaşıldığına göre, Ağrı bir süre İç Oğuz beylerinden Kazan Han tarafından idare edilmiştir.
   Arsaklılar, Ararat adıyla merkez eyalet olarak, Ağrı dağının doğusundan Bingöllere, Nahçivan'a kadar ve Aras boylarını kullandılar. Yukarı Aras ile Yukarı Murat (Eleşkirt ovası) bölgelerini içine alan ve Küçük Arsaklı hanlarının malikanesi kabul edilen eyaletin adı, "Ararat" idi.
   Küçük Arsaklılar'ın esas ata yurtlan Doğubayazıt-Eleşkirt bölgesi (Ağrı)'dir. Küçük Arsaklılar zamanında Beyazıt ovasına Gokovit, Eleşkirt ovasına Bagravand, Patnos çukuruna da Abah-Unik Sancağı adı veriliyordu.
   Arsaklılar'dan sonra kurulan Artaksıyaslı krallığı Doğu Anadolu'yu ele geçirmiş, altı eyalet meydana getirmişti. Eyaletlerden birisi Ağrı (Ararat Eyaleti) bölgesini içine almaktaydı.
   M.S. 226'da Sasaniler Partlara egemen olunca, Ağn ve çevresi Sasaniler'in yönetiminde kalarak bir süre Romalılar ile Sasaniler arasında tampon bölge oldu.
    Arsaklı Sanesan, Kafkas kuzeyindeki göçebe akıncı kavimlerle birlikte Ararat (Ağrı dağı çevre-si illeri) eyaletini istilâ etti (333-341). Yenilen Hıristiyanlar, Daryunk (Bayazıt) kalesine çekildiler. Eleşkirt'te bir Piskoposluk bulunmaktaydı. 370'de Eleşkirt ovasında ateşe tapan İranlılarla Roma-lılar'dan yardım alan Kırgızlar arasında büyük bir meydan muharebesi olmuştur. Bu savaşın destanları Dede Korkut Kitabı'nda vardır. 482 yılında Sasanlılar ile Bizanslılar (Romalılar) çarpışınca, Oğuz beyleri de savaşa iştirak edip (Bagratlı / Doğubayazıt, Mamıkonlu / Eleşkirt) savaşı Oğuzlar kazandı.
   Araplar, Hz. Osman'ın halifelik yıllarında Ağrı ve çevresini fethederek bölgede etkili oldular. İslâm ordusu 645 ve 646 yıllarında Ağrı'ya, sonraki yıllarda Nahcivan'a kadar fetihlerde bulundu.Rivayetlerde ve halk arasında Hz. Ali'nin de Ağrı topraklarına akınlar yaparak, savaştığı anla-tılmaktadır. Bu efsane ve anlatımlara ait kale, yer, taş ve kaya izleri, her ilçede mevcuttur.Bölge, 872 yılına kadar Abbasiler'in yönetiminde kaldı. 872-912 yıllarında doğudan gelen Türk boyu Taçoğulları buraya egemen oldular. Sonraki yıllarda etkinlik Bizanslılara geçti.
   X. Yüzyılın sonunda Bagratlılar Beyazıt ve Eleşkirt havzalarına yerleştiler; zamanla bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. Beyazıt (Gokovit) Sancağı, Bagratlılar'ın önemli bir merkezi idi. Bagratlılar 1064'e kadar bölge yönetimini ellerinde tuttular.
Bizanslılar zaman zaman Ağrı topraklarına kadar uzanıp üstünlük ele geçiliyorlardı. XI. Yüzyıla kadar Ağrı ve yöresi, Bizanslılar ile, Türkler ve Araplar arasında birkaç kez el değiştirdi.

                                          SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE AĞRI

   1054'te Tuğrul Bey; Muradiye, Erciş ve Ağrı'yı işgal ederek Erzurum'a kadar ilerledi. 1064 yılın-da Kars ile birlikte bölge tamamen Selçukluların kontrolüne geçti. 26 Ağustos 1071 tarihinde Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Malazgirt'te Bizans imparatoru Romen Diyojen'i yenmesiyle Türk boyları bölgeye akın akın geldiler.
    Yerleşme ve Anadolu'ya geçiş; Van, Ağrı ve Kars'tan başladı. Ağrı, yüz yıl kadar Doğu Anadolu'da devlet kuran Türk devletlerinden Sökmenli Devleti'nin sınırları içine girdi. Sökmenli Devleti'nin (1100-1207) merkezi Ahlât idi ve Malazgirt, Erciş, Adilce-vaz, Eleşkirt, Tatvan, Erzen, Van, Muş, Hani, Bitlis, Meyyafarkin ve Bargiri başlıca şehirlerini oluşturuyordu.
    1207-1225 arasında Anı Atabekleri idaresinde kalan Ağrı İli bölgesi, 1225 Gerni zaferiyle Harzemşah Celâleddin Mengüber'in eline geçti ve Sürmeli'deki Türkmen Beyliği'ne verildi. 1239'da Cengizliler, Anı ile birlikte buralara da hâkim oldular. Cengizliler'den Tebriz'i başkent edinen İlhanlılar (1256-1358) bir Oyrat ("Hoyrat" adlı bir halk cinaslı türküsü ve makamı bunlardan kalmadır.) oymağını, Eleşkirt ovasına yerleştirmiş ve Aladağ'ı, yazlık İlhanlı yaylağı yapmış ve burada para kestirmişlerdi.
    Celâleddin Harzemşah 1222-1230 yıllarında, Moğollar 1231 yılında Ağrı bölgesini işgal etti. 1243'te Ağrı bölgesine, Orta Asya'dan Cengizliler (Moğol) ile gelen Uygurlar (Oyrat), çok sayıda yerleşti. Moğallar geri çekilince, bölge ilhanlı Hakanlığı'nın eline geçti. İlhanlı hükümdarları kışı Tebriz'de geçirir, yazın Ağn - Aladağ'a yaylaya çıkardı. İlhanlılar bazan Kurultaylarını Ağrı dağında yapar, Anadolu ve İran'ı buradan yönetirlerdi.
Ağrı (1239-1358) Cengizliler'in egemenliğinden çıkınca, (1358-1382) yıllarında Moğollar'ın bir kolu olan Celâyırlılar'ın kontrolüne girdi. Celâyırlı hükümdarlardan Şehzade Bayezid, şimdiki Doğubayazıt kalesi olan Daryunk kalesini yeniden yaptırmış (1380), adı Yenikale olan bu müstahkem kale, zamanla imarcısının adını alarak Bayezid Kalesi olmuştur. Bölgenin merkezi ve Aydınlı oymağının kışlağı olan Bayezid Kalesi, 1382'de Karakoyunlulara, 1386'da Temürlüler'e ve 1467'de yine Karakoyunlulara geçti.
   1393'te Moğol Hakanı aksak Timur Ağrı bölgesini ele geçirdi. Aydın Kalesi denilen Bayezid ka-lesi, Timur'un komutanlarından Şeyh Ali Bahadır tarafından tahrip edilerek işgal edildi. Zamanla Moğollar'dan ortaya çıkan boşluğu, Doğu Anadolu'da etkili olan Karakoyunlular doldurmağa çalıştı. Çağatay (Temurlu) komutanlarından Şah - Ruh, 29 - 30 Temmuz 1421'de Ağrı Ağadeve'de (tarihte Eleşkirt Meydan Muharebesi olarak da geçer) Karakoyunlulara karşı büyük bir zafer kazanıp Karakoyunlu hükümdarı İskender'i yendi. Aynı yıl Çağatay orduları Tebriz'e çekildi.
   Timur, 1394'te Karaköse-Eleşkirt ovasının en verimli köylerine Çağatay oymaklarını yerleştir-mişti. Bu oymaklara dokunulmadı, yerlerinde kaldılar. Oğuz boylarından olan Karakoyunlular konar - göçer Türkmen aşireti olarak, ataları İlhanlılar ve Çağataylar gibi Ağrı dağı ve Aladağı yazın yaylak, sefer zamanlarında da bir üs olarak kullandı. 1405-1468 yılları arasında, Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde ve idaresinde kaldı. Karakoyunlu devleti yıkıldığında, bölgede Akkoyunlular söz sahibi oldu. İsmail Safevi Devleti'ni kurunca, Ağrı toprakları 1502-1514 yılları arasında (on iki yıl) Şah İsmail yönetimine girdi. Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerinde yapılmış çok miktarda at, koyun, koç heykeli Ağrı'nın çeşitli yerlerinde bulunmuş, bunların bir kısmı şehir merkezlerine getirilmiştir

 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol